COŞKUN ÖNDER’İN CEP ANSİKLOPEDİSİ
Geçtiğimiz
günlerde telefonla aradı, bir iş nedeniyle Ankara’ya geleceğini yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Kadim
dostuma yararlı olabileceğimi düşünerek mutlu oldum. Geldi, buluştuk, durumu
kısaca özetledi. Küçük boyutlu bir “Cep Ansiklopedisi”nin son tashihlerinin
yapılarak
basımının
gerçekleştirilmesi gerekiyormuş. Aslında
bu projeyi kayın biraderi Nadir Güntanır başlatmış.
Nadir
Güntanır, okuyan yazan, sosyal konulara kafa yoran, toplumun gelişmesi için
çaba harcayan bir eğitimci. Bu cep ansiklopedisi onun eseri. Uzun yıllar çalışıp çabalamış, büyük emekler
sonucu topluma yararla bir hizmette bulunacağım diye çırpınmış.Ancak o genç
denecek bir yaşta, en verimli çağında,
kalp krizi geçirip yaşama veda edince, emekleri boşa gitmesin diye, bir vefa
borcu olarak yarım kalan bu projeyi
tamamlamak üzere, Coşkun Önder bu görevi gönüllü olarak üstlenmiş. Bu konularda
deneyimli biri olarak da benim yardımıma gereksinim duyduğundan söz etti.
Konu, uzun
soluklu ve sıkı bir çalışmayı gerektiriyordu. Bizim böyle bir çalışmaya uygun mekanımız olmadığından,
TBMM’nin toplantı salonlarından birinde çalışmayı kararlaştırdık. Çalışmaya
başlayacağımız gün tatile isabet ediyordu. O gün ise Ulaştırma Bakanlığının bir toplantısı
yapılacaktı. Tanıdıklara rica ettik toplantı salonunun bir ölümünde bize de yer
ayıracaklarını söylediler. Biz de toplantı saatinde salonun bir köşesinde
çalışmaya başladık. Ancak Ulaştırma Bakanlığının toplantısı bir toplu sözleşme
görüşmesi olduğu için aşırı derecede kalabalıktı. Davetliler salona sığmadı,
insanlar boşluklarda ayakta salonu hınca hınç doldurdular haliyle gürültülüydü. Doğal olarak bizim çalışmamız
için uygun değildi. Mecburen kulis’e çıktık. Tenha bir köşeye çekilerek,
uygun olmayan bir ortamda işimizi yapmaya çalışıyorduk. Bu sırada Coşkun’u
tanıyan bir kişi yanımıza geldi,
sarıldılar hal hatır sordular, vedalaşıp gitti.
Bir süre
çalıştıktan sonra Coşkun çay almak
için ayrıldı. O sırada toplantı için
gelen bayanlardan biri üzerinde çalışmakta olduğumuz cep ansiklopedisi ile
ilgilenmeye başladı. Çocuğu için mutlaka bir tane edinmesi gerektiğini
söylüyordu. Tam o sırada yanımıza dönen Coşkun’a bayanın isteğini ilettim.
Coşkun; ansiklopedinin daha basılmadığını, ancak basıldıktan sonra mümkün
olabileceğini anlatmaya çalışıyordu ki, bayan inat ve ısrarla şimdiden ücretini
vermek istediğini basıldıktan sonra alabileceğini söyledi. Ancak bu istem
Coşkun tarafından uygun görülmeyince bayan kırgın bir biçimde yanımızdan
ayrıldı.
Yeniden
taslak üzerinde tashih çalışmalarını yapmaya koyulduk, aralıksız uzun bir süre
epeyi bir iş çıkardık, doğal olarak bir
soluklanma arası verdik. Coşkun bir süre dışarı çıktı, aradan epey bir zaman
geçtikten sonra kapıdan göründü, içeriye girmeden “teknik bir konu var,
görüşeceğiz, birazdan dönerim.” dedi ve gerisin geriye döndü.
Bir başıma
çalışmaya devam ettim, aradan bir hayli zaman geçti, Coşkun dönmedi. İşi
uzamıştır diyerek yeniden çalışmaya koyuldum. Kaptırmışım kendimi aradan ne
kadar zaman geçti farkında değilim, fakat Coşkun hala ortalarda yok.
Meraklandım ve onu aramaya çıktım, TBMM’nin kulisinin en yoğun ve kalabalık
olan bir bölümünde Coşkunla göz göze geldik, gözlerime inanamadım.
Coşkun’un
üzerinde TBMM’si Genel Kurulu’nda görev yapan Kavasların kostümü sırlı
işlemeli, gösterişli üniforması vardı ve yanında TBMM İdare Amiri ile birlikte
bana doğru geliyorlardı.
Şaşkınlığımı
fark etmiş olmalılar ki ikisi birden bana bir açıklama yapma gereği
duyuyorlardı.
İdare
Amiri; “Onu burada daha iyi görevlerde göreceğiz. İnşallah.” diye söze başladı.
Coşkun
ise; “Biraz evvel karşılaştığım arkadaşım aracılık etti, bana bu görevi
önerdiler,
ben de
kabul ettim.” demekle yetindi. Ama memnuniyeti gözlerindeki pırıltıdan
anlaşılıyordu.
Üzerindeki
üniforma ona o kadar yakışmıştı ki, bütün dikkatleri üzerine çekiyordu. Bana
söyleyecek fazla söz kalmamıştı. O’na başarı ve esenlik dilemekten başka.
Yalnız aklıma takılan başka bir soru vardı ve düşünüyordum, “Cep Ansiklopedisi”
projesinin geleceği ne olacak, Nadir Güntanır’a olan vefa borcu nasıl
ödenecekti acaba?
Coşkun’un
halinden ziyadesiyle memnun olması karşısında benim orada bulunmamın bir anlamı
kalmıyordu artık. Cep Ansiklopedisi
projesi bir başka bahara kalmıştı anlaşılan, vedalaşıp ayrıldım.
Dışarıya
çıktığımda kısa bir süre içinde yaşadığım ve hızla gelişen bu olay bir film
şeridi gibi gözlerimden akıp geçti. Bu
bir rüyamıydı yoksa diye düşünmeden edemedim. Rüya ise eğer, nasıl yorumlanmalı
bilemedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder